UCUBE ABRAHAM VE SEVGİLİSİ SALAMON
Bu metinin, ne Varoluş ( Genesis) ne de Kanuni Sultan Süleyman ile ilgisi yoktur, Okuyacaklarınız tamamen kurgudur,
Öyle kutsal kitaplardan ve kahramanlardan esinlenmez...
Zaten böylesi kimlikler insanlık denen hayvanlarda asla var olamazlar,
O yüzden, lütfen şikayetleriniz ile Alalet sistemini kasarak ve kaktırarak daha fazla meşgul etmeyiniz çünkü bu ara operatörleri yeteri kadar yoğun...
Efendim, yıllar yıllar önceymiş.
Dedekorkut emri ile tüm kızanlar bile hamileymiş...
Masal ya bu ;
Gökten düşmeye hazır 3 elmayı da deccal, gümrüklerde kemirmekteymiş.
Nasılsa veledi zinası kandil ihalesini alıp tüm hanedanlığın ana arterlerini şık şık lambalar ile bezemekteymiş hemde mektebi medreseden yeni mezun olduğu halde... Eh zaten medreseyi otel yapan dünür de o ihalede...
Ne olmuşsa olmuş kör tuttuğunu bulmuş.
Meğerse ucubeler herşeyi kitabına uydurmuşmuş...
Vezirin bıçkın delikanlıya aşkı da o arada konuşulurmuş..
Halbu ki ;
Abraham adlı yağız genç , Salamonun koynunda uyurmuş,
Salamon ise karanlık köşe başlarında çakma polyester entarisi ve bol janjanlı nağmeler ile aradığını zor bulurmuş.
O arada bardak bardak tarih içenler , eskiden cinsel uzuvlarını kımız tasında mı soğuturmuş? Altaylar’dan tepeden inip tahta çıkmış olanlar bulutlara tutunur ve de cübbelerden haber uçururmuş. Eşşeğe altın semer vuranların meşin suratları ise kaanın kredisi ile avunur sonra da el altından sümen altına hayasızların dosyalarını sokarak doğruları soğuturmuş...
Diğer derebeylikde ise durum dokuz doğururmuş,
İki kısır tarla; ay ışığı, tatlı pınar, su kabağı ve yel aralığı kızlara peşkeş çekilmiş ve de gerisi satışa sunulmuşmuş.
Zaten kötü kralı toprak dahi kabul etmemiş, cenazesi bile yolunmuşmuş...
Sakallı sokullu kılıklı yağcıbaşı nasılsa meddahlığa hak bulmuşmuş.
Beygir dişli kapıkulu ve de içgüveysiden hallice komşusu zaten içip içip Cihanın giremediği her yerde kudururmuş. Sonra da beygirlerin, üst medresenin
El aleminin hayal alemi kentine yerleşmiş leş karılar ise elçi kılığında roportajcı olurmuş.. Zaten doğru söyleyenler çokdan dokuz köyden de kovulmuşmuş. Özünde dil tostunda kaşar olan ise mertebe bile bulmuşmuş..
Çarıklı erkanı kilere el atıp zaten dünyalığı doğrulturmuş.
Bu arada dünyanın arsası 2 kerre elif be olmuşmuş...
Muş muş muş ,
Aslında hayatın yolu yokmuşmuş,
Ancak atı alan Üsküdar'ı geçerken mendilini sakalı şerifeye uydurmuşmuş...
İki üçgeni üstüne koyup, albayrağı ak edip, kaka işlerinde derman sunulurmuyumuş ? Sonrada paçavra sahte bezi kafalarında burulurmuymuş?
Anladınızmı nasıl analtıldığınızı ?
Ben de anlamdım zaten ne yazdığımı ☺
Yaza kaza bitmedi, durun bakalım alaleten kaktıranlar daha ne dilendi ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder