“2023’e Hikâyeler” adlı gösteri zincirinin de isim babası olan Barbaros Şansal, bir yandan ulusal markalaşmayı sürdürürken, şimdilerde ise Yıldırım Mayruk Moda Laboratuarında Türkiye’nin en önemli moda arşivini planlamakta. Küresel organizasyonların yanı sıra, eğitim vermek üzere de yaratıcı stratejiler oluşturmaya çalışmakta…”
Bu sayfada yer alan tüm yazı, resim ve buna benzer içeriğin tüm hakları Barbaros Sansal'a aittir. Izinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.
16 Ekim 2012 Salı
BU KAPKARA EVRENDE
Yepyeni bir kaleidoscope!
Kararan mavi gezegen ve antrasit rengine dönüşen bulutların altındaki asit yağmurlarının tayflarından bir kez daha yaratıcılık ışık hızıyla podyumlara sağanak sunuyor..
Teknolojinin getirdiği sayısal formlar, desenlerde 3 boyutlu halüsinasyonu daha da hızlandırıyor. Siyah taşların ışığından yansıyan pırlanta beyazı, mecburen bir kez daha sorgulanıyor.
Chanel değişimin öncüsü. Geleneksel kuplarının, reformist kanununda kargo cepleri, tüm teknolojiyi barındırmaya hazır.
Renk dürbünü ile yarışan skalanın gamı, nükleer mikroskop altında, elementleri fotoğraflarcasına geometriye bir kez daha baş kaldırırken, evrende yalnızlaşan kadın bu kez istilacı edasıyla 21'nci yüzyılın aşk savaşında boy gösteriyor!
Prada İtalyan zemin motiflerini, plastik bir düzenleme ile vücuda taşıyarak, mimari etkiyle taktik yaratmakta.
Donmuş gezegenlerin, buz dağlarının ihtişamlı kontrastı, kırmızı fuşya ve koray tonlarının büyük patlamalarına şimdiden gebe.
Meteor yağmurunda kuyruklu yıldızlar da sisleriyle esin vermekte, depresyonun kristalize halindeki ametist kristalleri ise bir kez daha sahnede. Detaya inildiğinde, kumaşın sanki metal levha ustalarınca kesilişi ve kolaj tekniğiyle birleşmesi, geçmişten gelen bir metamorfozik evrede.
Kenzo Marc Jakobs, Miu Miu, Louis Vitton ve Fendi, Givenchy ile sö birliği etmişçesine bir konsorsuyumu temsil ediyor.
Dikleşen savaşçı omuzlar, çoktan vatkalardan kurtularak reglan takma kollar ile eller boşta halinde yeni bir savaş açıyor. Gündönümü ya da alacakaranlık kırkparelerini dokulara fışkırtarak futursuzca sınıyor. Dimdik ya da yusyuvarlak yakalar derin dekolteleri çoktan mahkum etmiş… Hatta tasarımın felsefesi, petrol ve gece mavisinin sulfur oksit ve terrakota ile uzlaşmasına 1001 gece mavisi isyan etmekte. Kutup ışıkları ise amipsel kıvrımlar ile sınırları betimlemekte.
Alexander Mc Gueen, kurumsal modanın yaratıcılık ile nasıl bir cenk tekniği uygulanabildiğinin ispatı.
Deri ve kürkün yeni boyutları, koni ve silindirler ile alay edercesine vücuda nefes aldırırken, volan ve kloşlar ahenkle eklektik yörüngeyi oluşturuyor. Tüy ve tül saydamlığın kölesi ama örmeler, Victor Hugo'nun eski trajedisiyle adeta dalga geçiyor. Eldiven, çanta ve şapkada ise paleantolojik çağın dinazorumsu dokuları, gelecekte de var olması için yeniden zincire vurulmakta. Ve kainatın dondurucu soğuna kalkan olmuş kalın tüylü kürkler ile bilekleri saran botlar, askeri dsiplini ve hiyerarşik kıdemi hala sınamakta.
Ve tartışılmaz Ralph Lauren.
Sırılsıklam ve parlak bir saç ama tepeden inmeci vakur bakışlar!
Sansür bantı çekmişcesine hematit camların ardında meraklı gözler.
Ancak her şeye rağmen kadının vazgeçemediği flanel kadife jarse ve satenler… Zaman zaman goblen lezzetinde, krema tadında brokarlar... Ama ne olursa olsun hala karşı cinse karşı kaybedilemez bir kış savaşı var..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder