Mertebe olur savsak
Anadolu Üniversitesi Öğrenci Merkezi salon 2009'dayız.
Akşam alacasının düştüğü soğuk bir kışın Aralık ayının sonundayız.
Eskişehir’in ayazı, keskin bir rüzgârla fingirdeşmekte...
Yavaş yavaş dinleyiciler ana fuayeden muhteşem binaya ısınmak için koşarak girmekte. Salona yöneliyorum... Devamını keşke anlatmak zorunda kalmasaydım diyorum...
Belki bilmeyenler vardır. Yıllardır cebimden ödeyerek, uykusuz kalarak, terleyerek, yorularak ancak erinmeden şevk ile Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde adım adım yurdumu gezerek, en keriz ve en yağlı müşteri durumuna sokulmuş öğrencilerimizi eğitmek için seferber olmuş durumdayım. İçi boşaltılmış, yozlaştırılmış ve "bologna yasaları" denen savsata ile görüş açısı daraltılmış sisteme Don Kişot yanımda olmadan Sanço Panço gibi dalmaktayım...
İşte o gün de girdiğim salonda gördüğüm ve diğer salonlardakine benzer aynı manzara beni hiç şaşırtmıyor. Koca sahnenin iki yanından sarkan beyaz projeksiyon perdeleri ve arasında birbirine bağlanmış üç beş mikrofonlu masa ve de üzerlerinde mikrofonlar... Üstelik, bitişik nizamda bir de kürsü... Yani bir başakakan ve 3-5 boşa bakanlık bir dizin. Bir power point sunumu için ancak izin...
Derhâl masaları kenara çekerek kendime konuşacak alan yaratma çabasına giriyorum. TRT Okul TV, 2 kamera ile bu sunumu kaydedecek ve TV'den yayınlayacak. Çünkü kültür dersi olarak, çağdaş öğrenci topluluğunun bu etkinliği, eğitim amaçlı yayınlanacak... Konumuz ise "Modanın Alfabesi".
Lambiri (ahşap) kaplı duvarda Gazi’nin bir rölyef portresi var. Koca alan O’nun harf devriminin yansıması olmak için mükemmel bir zemin oluşturmuş. Vakit kaybetmeden Z'den başlayarak A harfine doğru kağıtları minik şeffaf yapıştırıcı özel bant ile tutturmaya başlıyorum. Derhâl ilk uyarı geliyor "Rektörün emri var, asla o duvara bir şey yapıştıramazsınız." Sanki mobilya tutkalı sürdük? "Bu işler için özel üretilmiş bir malzeme ve harflerin ne suçu var?" desek de izin yok. Öğrencilerim apar topar 3-5 beyaz tahta temin ediyor ama ne standardı var ne de yeterli.
Boşverin demekten başka çare yok. Bu durumda çarnaçar tek tek alırız o harfleri ve tek tek yeniden anlam yükleriz. Madem tersten okunan Arapça sevdası var, biz de Z'den başlar, "Zebani" der, A'ya gelince "ATATÜRK" ile bitiririz...
O zaman da 2 saatlik paylaşımda kayıt alan 2 kamera ancak yayınlayabileceği belki 15 dakikayı bulur... Çünkü apolitik, aseksüel, asosyal bırakılarak ulema ve ümmet yapılmaya çalışılan gençlik bu şekilde mi uyutulur..?
"Modanın Alfabesi" galasını böyle yaptı.
Çünkü ALFABE olursa yasak, mertebe olacaktır daima SAVSAK..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder