İnadına bağımsızlık...
İstanbul karmaşa içindeki bulut topluluğunun altında yavaş yavaş gözden kaybolmakta...
Az önce Atatürk Havalimanı'ndan İzmir'e doğru havalanmışız.
Kadrolu, tayinli bir sürü memur siyasetçi, müteahhit bürokratı da iyi ki ardımızda bırakmışız. Tam önümüzdeki koltukta bir anne bir de bebesi yer almakta... Ardımızda ise bir dede, bir nine ile hüzünlü gözlerle el ele oturmakta.
Bu medeniyet ise gökyüzüne tırmanırken bazen inanılmaz bir haz yaratmakta...
Oysa daha o gün öğlen, tam saatinde elimde Türk bayrağı ve İlknur Güntürkün Kalıpçı'nın "Her Yönüyle İnsan Atatürk" kitabıyla Saba Tümer'in canlı yayınına katılarak bu bayramı resmen kutlamaya başlamıştım. Elbette ki haftalar öncesinden yaşadığım binaya da inadına 40m² bir al bayrak astırmıştım.
İrtifa aldıkça aklım kararlı bir vaziyette nesirimin akışına doğru hızla çözülüyor... Bir yandan, olumsuz haberler yeryüzüne, yani tabiat ananın şefkatine kaldıkça yüce evrene daha yakın olduğumdan mıdır bilinmez, biraz umursamaz tavırla yazımı yazmaya devam ediyorum ve siz de okumaya devam edin diyorum...
Şart mıydı bilinmez ama o gece, 29 Ekim'de İzmir'de olacağım.
88 yılda ne savaşlar, afetler, ihtilaller olmuş; hatta Ata ölmüş ama kutlanmış bağımsızlığın sebepsiz yere ertelenmesinin ağrısıyla öylesine takılmaktayım...
Oysa diğer ya da kentsel rantsal bakan düğünleri 5 yıldızlı otellerde sürerken nasıl da parçalanmak istenen bir aile olduğumuzu göremeyen halklara feci şaşırmaktayım...
Hasan Tahsinleri, 9 Eylülleri ile güzel İzmir, o gece bana Gündoğdu'da, Cumhuriyet Meydanı'nda kucak açacak; ertesi sabaha dek belki bağrına basıp belki de kimbilir cüzdanımı bir sübyana çarptıracak. Ama olsun, inadına bağımsızlık, inadına hür vicdan, inadına adil yargılanma bayrağı benimle nasılsa yarın da Ankara'da dalgalanacak...
Dalga geçmiyorum, 3 gün 3 gece, 3 kentte Cumhuriyeti bir kez daha kutluyorum.
Ama her ota maydanoz kabuğu olmuşlara bakıp biraz fazla hızlanıyorum...
Şehide matem ama depreme elzem bir kıdem diye Van uğruna konser ne?..
Işıkçı, popçu, rokçu, biletçi rant peşinde, ayı bile kış uykusunda çoktan ininde
Van için rock konser ama konserve bulursan ıslak çadırdakine de sen ver...
Bir yanda Acun medya diğer yanda dansöz Leyla, jüride ise bakışlar hep Hülya,
Gazetede reklam olmuş çoktan sayfa sayfa tenzilatlı mefta
Öbür yanda düğün dernek gırla
Zaten magazini asla sorma.
Koy mercimeği fırına ailen üresin
Nasılsa bir gün gelir sen de tabutunla yürürsün
O yüzden takke düşer kel görünür
Ama derdin takiye ise aile dediğin koca ülke bölünerek sürünür.
Uçak bir kez daha pist başı yapacak
Atatürk havalimanına yoğun trafiği yarıp inmek için daha çok tur atacak.
İmtiyazlı önden inip VIP'e yanaşacak hemen cipine atlayacak
Bu ifadeleri toparlayan ben ise adını çip yapıp kandıracak
Deli yamak dur de bre üşütmüşsün
Göğsün tunç siper olmazsa dürülüp bükülürsün
Gün gelir anlaşılırsan gülümsetir de gülünürsün
Ne olursa olsun sen de bu Cumhuriyetin bir başka renkteki gülüsün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder