Tahtaya vurmak yetmez...
Hep sorgularım…
Ne zaman bir yolculuğa çıksam, herhangi bir davete gitsem ya da ne zaman kalabalıklara girsem hep ama hep aynı kavramı sorgularım.
Çünkü sorgulamam için soru sormama gerek yoktur.
Durum nasılsa hep apaçık ortadadır.
Bu yüzden kültürler ve coğrafyalar arası yolculuklarımda da hep gözümün önündedir işte o veletler.
Onlarsız bir dünya da asla düşünemem.
Kocaman meraklı gözleri ve koca kafaları ile yarınların umududur o veletler.
Çocuk cıvıltılarının olmadığı bir yer ise bana hep lüzumsuz ve şevhetli ötüklerin uçuştuğu saçma sapan tweetleri anımsatır…
İşte sadece hep bu yüzden gözlemlerim onları.
Afrika, Amerika, Asya, Türkiye hiç mi hiç fark etmez.
Çünkü onları onlar yapan ya da küçük canavarlara dönüştüren hep aileleridir.
O yüzden bu haftaki yazımda size serzenişimi 3’e 5’e bakarak değil, niteliğe bakıp niceliği bir kenara koyarak okumalısınız.
ARABİSTAN:
Rol model babadır Arap Yarımadası’nda.
Dini kuralların kadını aşağıladığı gelenekselleşmiş yasakları asla benimseyip kabul de etmem aslında.
Hani o göbeği önde, eli tespihli, altın saatli ve garip sakallı terlikli heriflerin ardında kümes hayvanları gibi yürüyen kara çarşaflı peçeliler içinde kimin kim olduğu belli olmayan korku konvoyu hep üzer beni…
Ama çocukları bir başkadır Araplar’ın.
Hoş, delikanlılık ve genç kızlık çağına gelince aşırı paradan artık çığrından çıkıyorlar ama aslına bakınca terbiye sınırı kalkmaz pek aradan…
Ellerinde bir oyuncak ya olur ya olmaz…
Kuralları baba koyar, şefkati ise anne sollar.
Ancak babanın bir bakışı bile yeter çocukların davranışlarını belirlemeye.
Ne ceza görürsünüz ne de ödül o toplumda eleştirip yermeye.
KUZEY AVRUPA:
Doğduğu andan itibaren yetişkin kabul edilir orada her kimlik.
Anne ve babanın sosyal ve kültürel standardı hemen aktarılmaya başlanır veletlere.
Umumi bir restoranda bebek taburesindeki bir miniği izlersiniz.
Daha konuşamadan çatal bıçak ile karnını doyururken görünce hayran kalırsınız mutlaka.
Tuvalet kültüründen oyun kültürüne bir başkadır yüzyılların sentezi ile gelişen çocuklar Avrupa’da...
AFRİKA:
Bazen açlıktan kırılmış bazen salyası akmış, hatta sineklerin mesken tuttuğu durumlara maruz kalmış da olsa ayrıcalıklı zengin sınıfın beyaz kurdeleli saçlısı dahil anne yine belirleyicidir o toplumda:
Kaldı ki Afrika’da kadının sözü geçer. Erkeğin değil aslında.
Koşuşup oynarken bile o veletler, ritmik Afrika vurguları tonundadır bilin ki hâlâ o çocuksu naif oyuncaklı ahenkler...
ASYA:
Çinli’si, Japon’u, Tibetli’si hepsi izler birbirini...
Önce kültür gelir orada çocuklarda.
En fakir yerlerde bile temelinde geleneksel aile içi eğitimle başlar koşup ip atlamaya...
Moğolistan’dan ulaşırsanız Türkmenistan’a, göreceksiniz ki ana caddede 2 çocuk tiyatrosu! AKM’nin iki misli, hem de karşı karşıya...
Büyüklere veletlerin saygısı ise asla yadsınamaz o toplumlarda…
Elbette büyüklerin de sağduyusu koşar açılmış şefkat dilenen çocukların kollarına...
PEKİ YA BİZ?
İlk önce pipili bir resim ile başlanır hayata.
Görmemişin oğlu olur pipisini tutar, resmini basar yıllıklara...
Ter ter tepinir hep bizim veletler.
Car car ağlar bir balon görünce de.
Öylesine canhıraş tepinir ki ölüyor zanneder başkaları görünce.
Sonra ya kafaya ya surata şaaak diye bir tokat iner artık cana tak edince.
İstenen kimi zaman sakızdır kimi zaman ise anlaşılmaz bir istek nasılsa.
Ya da düşerse velet, önce etrafına bir bakar hep bizde.
Eğer varsa ah vah diye koşuşturan bir nine, aman Yarabbi! Basar yaygarayı, diğer mahalleden de herkes duysun diye…
Yemek yedirmek ise tam bir işkence.
Çingene çalar, Kürt oynar mama sandalyesi önünde.
Derken biraz yaş kemale erince de “Benim babam polis, senin babanı atar tarikattan bak işime gelmezse…”
Koşan, bağıran, arsızlık yapan diğer çocuklara şiddet uygulayan, rafları talana sokan, kir pas içinde kokan, hatta hayvanlara eziyet edip büyüklere saygı göstermeden kafasına göre takılan veletler vardır işte bu coğrafyada...
Sonu ne mi olur?
İşte günümüz apaçık ortada.
Hem sosyal işlere hem medyaya hem de meclisinin haline bir baksanıza... İnsan 7’sinde ne ise 70’inde de o oluyor aslında.
Sadece öyle olunmuyor, bazen de öğretim ile eğitim karıştırılıp; terbiye, yarım limona 2 yumurta sarısı zannediliyor bu topraklarda.
O yüzden,
VELEDİNE SAHİP ÇIK TÜRKİYE!
Yoksa sorun daha da büyürse tahtaya parmak vurmak işe yaramayacak asla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder