Bu sayfada yer alan tüm yazı, resim ve buna benzer içeriğin tüm hakları Barbaros Sansal'a aittir. Izinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.

26 Kasım 2009 Perşembe

DİKİŞ MAKİNASI GICIRTILARI 15 EMRE YILMAZ 'DAN

Dünyayı dünyaya dar eden hiçbir inancın bayramını kutlamıyorum ! yele sele boş ver hele neden hala dünya değil ki el ele ! hesap mekke kudüs vatikan üçgenine endeksli ise , aklım Dalailama' ya kayarsa ne yeriz acaba hep birlikde ?

Bir bayram düşlerdim; ümmetçe başımız dik yaşadığımız, sevincimizin kursağımıza düğümlenmediği, yediğimiz lokmaların boğazımızda kalmadığı bir bayram.
Bir bayram düşlerdim; ümmetin anası kaçırılan, babası öldürülen, ocağı kundaklanan, çocuklarının her biri bir izbeye sığınan, ismetine namahrem eli değen bir viran haneye dönmüş topraklarında, çocuklarının öksüz, yetim ve boynu bükük girmediği bir bayram.
Bir bayram düşlerdim; İslam ümmetinin mazlum çocuklarının zamanın ırmağında akan bir süprüntü gibi değil, zaman ırmağının yatağını belirleyen, kıyılarını gürül gürül akan sularıyla döverek verimli kılan bir nehre benzediği bir bayram. Pasif nesne değil; aktif özne olduğu, onun yaptıklarına düşmanlarının hayalinin yetişemediği, kendisini öldürmek için gelenlerin kendisinde dirileceği kadar temsil kabiliyetine sahip olduğu bir bayram.
Bir bayram düşlerdim; yaralı ve bin bir pareli coğrafyamızın her yanından gürül gürül kanın gitmediği, evlatlarının ahının arşı titretmediği, viran olmuş hanelerinde baykuşların ötmediği, topraklarını ahlaksızların, soysuzların, sütsüzlerin, düzenbazların, madrabazların, hilekarların, ifritlerin, hainlerin ve zalimlerin yönetmediği bir bayram.
Aksine, dinde kardeşleri olmasa da insanlıkta eşleri olan dünyanın farklı dinlerine, kavimlerine, coğrafyalarına, milletlerine mensup mazlum, mağdur ve muhtaçlarının yarasını sarmak, yüreğini onarmak, onlara müşfik bir ana eli olmak için tüm imkan ve gücünü seferber ettiği bir bayram.
İmanından kaynaklanan şefkat ve merhametinin Afrika kıtasının açlarından, Venezuela'nın yoksullarından, Harlem'in esrarkeşlerinden ve köprü altı çocuklarından, Manila'nın şehvet tuzağına düşmüş çocuklarına varana dek; her bir mazlum, mağdur ve mahruma ulaştığı bir bayram.
Bir bayram düşlerdim; bir öndere sahip olan, önderi kendisine ana olan, kendisi ise insanlığın diğer toplumlarına ana gibi olan bir ümmetle girdiğimiz bir bayram.
Öyle bir ümmet ki; aynı imanı paylaşan, aynı kıbleye yönelen bir buçuk milyar üyesinin aynı imkanı da paylaşabildiği, mutluluk sakası gibi insanlığa yürek dolusu saadet taşıyan, havaya kalkan bir tek elin rüzgarıyla 1.5 milyar yüreğin tek bir yürek gibi kıyama durduğu, o elin bir tek dalgalanışının yüz milyonlarca inanmış kadın ve erkeği harekete geçirdiği, bir beraberlik dilerdim.
Bir ümmet düşlerim; bir organına, hatta bir hücresine yönelmiş bir tehdidi tüm varlığına yönelik bir tehdit gibi algılayacak kadar kendinde ve canlı, ayağına diken batsa onun acısını her tarafından duyabilecek kadar bilinçli, kendi varlığına yönelik bir tehdide anında tepki verecek kadar hassas bir sinir sistemine sahip, bedeni oluşturan her bir hücrenin kendi yerine razı olup, rolünü en iyi oynamak için irade sergilediği, fertleri silik, düz, sıradan, bir makinenin dişlisi olmaya teşne, edilgen ve mekanik bir 'birey' değil, farklı; fakat farklılığı bir orkestrayı oluşturan enstrümanların farklılığı gibi zenginliğe dönüştüren, sıradan ve düz bir tip olmaya razı olmayan, kendi kendini gerçekleştirmek için yüreğinin çeperlerine tutunarak kapasitesinin sınırlarına çıkma savaşı veren, kendisiyle, Rabbiyle, çevresiyle, toplumla ve doğayla barışık, bilişik, tanışık şahsiyetlerden oluşan bir ümmet.
Bir şahsiyet düşlerim; sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçası olan, yük olmayıp yük alan, kendini yad ve yabancı ellerde aramayıp kendini kendinde arayan ve kendini kendinde bulan, hamken yanan, pişen ve olan, olmanın sırrına erdiği için hamların elinden tutup, onların da olması için onların yerine yanmaktan çekinmeyen, kafa, yürek ve bilek, düşünce, duygu ve aksiyon dengesini varlığında gerçekleştirerek, 'şahsiyet' olma kıvamına eren, yalnızca kafa gözüyle değil, yürek gözüyle de bakıp, onunla gören, kendini yalnız sözle değil yüzle, gözle, özle ifade edebilecek liyakate eren, vuracağı ve duracağı yeri iyi bilen, Allah'a karşı esas duruşunu ayağının altındaki topraklar kayarken dahi bozmayan bir şahsiyet.
Bir şahsiyet düşlerim; kendi kafasıyla düşünüp, kendi yüreğiyle duyan, kesrette vahdet bulan, ne dostları karşısında kapris yapan, ne düşmanları karşısında aşağılık kompleksine kapılan. Ayaklarının birini hakikatin merkezinde sabit tutarak, diğer ayağıyla tüm dünyayı, hatta tüm evreni dolaşan ve yitik hikmetleri, hakikatleri, cevheri arayıp kendine çeken bir mıknatıs gibi arayıp kendine çeken, "bizden adam olmaz" bedbinliğini alıp "çıkarsa bizden adam çıkar" bencilliğine vuran, bu iki sakat ucu da bir fiskeyle atık düşünceler fosseptiğine yuvarlayıp, adil ve mutedil olmayı bir hayat düsturu bilen bir şahsiyet.
Ve bir bayram düşlerim; hesap gününün sonunda "Ey (sadece Allah ve cennetle) tatmine ulaşan insan; gir kullarımın arasına (çünkü cennetin yolu kulların arasından geçiyor) ve gir cennetime!" muştusunun verildiği bir bayram.
İşte o bayramın provasıdır bu bayramlar.
O mutlak bayramlardan bir efilti taşıdığı oranda anlamlıdır bu bayramlar.
. Bayramınız bayram olsun.

Gerçek bir bayram hayali kuran kişinin hayalleri...

1 yorum:

  1. Öğretici bir yazı...
    (Bayramınızı kutlamadan) sevdiklerinizle geçireceğiniz güzel günler dilerim.

    YanıtlaSil