Biliyorum başlığa şaşırdınız, ben de ..
Ankara’dayız. 1923′te Cumhuriyet’in ilanı ile demokrasiye geçileli 90 yıla yakın zaman geçmiş .. 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin üzerinden de neredeyse o kadar …
O gün kalabalık bir toplantıdayım .. Salon hıncahınç dolu .. Tüm öğretmenler, müdire hanım, İl Milli Eğitim görevlileri, Belediye Başkanı eşleri hatta başka okullardan ve dışarıdan konuklar da var ..
Ve tabii ki Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri de ..
Etkinlik bitiyor ve onuruma hazırlanmış ikram alanına geçiyoruz..
Genç, temiz pak eğitimli bir beye tanıştırılıyorum.
Ve daha önceden söylenmiş olduğu üzere içerisine dahil edilmemin düşünüldüğü görevini bana anlatmaya başlıyor …
- Biliyorsunuz ilk öğretimde sosyal bilgiler dersi kalktı.
- Hayır bilmiyordum şimdi öğrendim.
- Biz yeni bir ders planladık onun yerine konacak ve bakanlık olarak bu projede desteğinizi arzuluyoruz..
- Proje nedir ?
- Onun yerine İnsan Hakları ve Demokrasi adlı bir ders konacak ve ailelerin de okula gelmesi ile eğitim genişleyecek. Çok seveniniz ve yoğun ilgi var gençlerden size ..sizi bu kampanyada tanıtım görevlisi olarak görmek isteriz.
- İyi de ben reklam filmi çevirmem.
- Yok öyle değil.
- Nasıl tam anlamadım.
- Milli Eğitim Bakanlığı için….
Bir an kanım donuyor, felsefenin lanetlendiği, öğrenciyi en keriz, en yağlı müşteri haline getiren, eğitimin Bologna yasaları savsatası ile zırvalanarak içine edildiği günümüzü görüyorum .
Meslek Yüksek Okulları ve Vakıf Üniversitesi kılıklı tatil köylerini mücahitin bu sayede müteahhide döndüğü günlerde olduğumu hissediyorum .
Yıllardır devam eden Üniversiteli gençlere yol ve yön göstermek, ulusal idealleri yaymak, ilke, ülke ve ülkü üzerine çağdaş ve aydın kalmaları için geçirdiğim yılları da …
Bakınız beyefendi, lafım asla şahsınıza değil, ancak ben devletin ve bakanlığın 10 yıldır yaptıklarına kefil değilim .
Yıllarca mesaimden sağlığımdan cebimden harcayarak mücadele ettim.
Sırf bu yüzden bu yıl Üniversitelere veda ediyorum ve kapımı kapatıyorum.
Zaten bağımsız medya da olduğu üzere çoğunda da yasaklandım, Haliç Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi gibi ..
Bu yüzden maalesef kendilerini artık tanımıyorum.
Eleştirmek için karşımda varlık gösterecek ne nitelik ne de nicelik kalmadı..Böyle zırvalıklar devam edecekse, Toki’siz bir Tokyo’da, tokyo ginza giymek mecburiyetinde kalmak uğruna Fazıl Say’ın civarında bir kiralık daire aramak zorunda kalacağım ..
- ancak sizler de bunu yaparsanız ne olacak ?
Bunca yıl öğrenilemedi ise demokrasi,
ortadadır Bursa stadında ki futbolmasi ve sokaktaki yamukrasi ..
İnsan hakkı denilen ise artık prezarvatif giymiş ileri medeniyet penisi ..
Zevk alıyor sürekli ama asla üremiyor kendisi…
5+3, 4+4+4, 0-6, 13+1 sarmalı,
ama THY’de yok ki 13 numarada koltuk sırası ….
Böyle giderse ilk okula da lazım olur emzirme odası ?
Anlamadım bu bürokrasi neyin Modası ?
Konuyu uzatmadan şakaya vurup, elimde meyve suyumla uzaklaşıyorum , okula girerken başını açmak zorunda kalan, ancak istanbul gezisinde öğrencilere hakim evini cuzi fiyatla sağlayan hanımefendi öğretmene yöneliyorum.
Aydın ve hiciv dolu müdire hanım, yanındaki hocalar, konuklarımız ve dostlarımız ile birlikte, bir yorgunluk kahvesi için Park restorana yol alıp, yağmur sonrası gökkuşağı çıkmış Ankara silüetine bakıyoruz ..
Bina Çankaya’yı yutmuş, zina irtifa bulmuş ama zinhar iman unutulmuş gri siluet içimi acıtıyor..
Ama gökkuşağının ardında biliyorum ki Türkiye Cumhuriyeti yeniden doğuyor …
Hazır olun Yamak sahaya iniyor …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder