Çoğumuzun bebekliğinde bir doldurulmuş hayvan oyuncağımız olmuştur,
tüylü ve yumuşacık … işte bu o ayının hikayesi …. Lütfen dava açmayınız …buradaki tüm kimlikler hayalidir.
Zaten böyle kimlikler gerçek olup bu ülkede var olamazlar ..
0-1 yaş ..
Oyuncak ayının, ayı kaldığı yıllardır .. asla ölmezler, hayatı pek algılamadığımızdan ayı olduğunu bile anlamayız zaten .
Önce onu beşiğimize koyarlar, eğer sentetik ise bizlere alerji bile yapar.
Ancak kokumuzun sinmeye başladığı zamanlardır o anlar .. bizle yatar bizle kalkarlar. Hatta büyüklerimiz ha bire onu yanımızda tutar. Mamamızı bile ona yedirmeye çalışarak bizi kandırır sonra aynı kaşıkla ağzımıza tıkarlar …
1-3 yaş
Sonra ayımız kirlenir, kaşıkla verip sapıyla alma gündemdedir. Büyüklerimiz karar verir ve onu çamaşır makinasına atar, yıkarlar.
Cilalayıp yeniden hayatımıza sokarlar. Ama istemeyiz bir daha onları. Ne kokusu tanıdıktır ne de dokusu artık. Fırlatır atarız elimizden.
Bebekken bize ayı verenler bu tutum karşısında çaresizlikten hemen bir civciv bile buluverirler. Üstelik boyalıdır çoğu zaman ..
O yaşlarda sesleredir ilgimiz. Oyuncakları bu yüzden atarız yerlere. Civciv de aynı rolü üstlenir o günlerde çarparız duvara uçsun diye, ya da sıkarız tüm gücümüzle.
Yumuşak ayımızı özlediğimizden..
Ufağız ya ufak civciv ölür. Yerine derhal belki de bir su kaplumbağası sürülür ..
Vınnnnn. araba yaparız onu sürterek halıya oysa ayı kalmışızdır biz hala …
3-6 yaş
Artık vicdanımız çalışmaya başlamıştır. Haklı haksız, iyi kötü, doğru yanlış bu yaşlarda algılanır. Kirlenip kokmuştur yine ayımız o sürede . Yeniden koynumuza girecektir her gece .. referanslarımız hav hav dı emeklerken, miyavdı yemek yerken …
Ama büyükler yine ayı gibi davranır, ve çocukların kum havuzuna girmesine “kediler pisliyor oraya” azarlaması peydahlanır ..
Belki bir yavru köpek gelir eve, sorumluluk ve şefkat duygumuz gelişsin diye. Ama “Ayy sokak köpeği geçiyor sakın dokunma” diye tembihlenir yine …
7-11 yaş
Yavaş yavaş kıllanır vücudumuz. Artık saçlarımız da gürleşir. Hatta oyuncak ayımız belki de çoktan raflarda ya da yatak altı sepette dinlenmektedir ..
Oysa Erzurum’da gebe ayılar katledilip ekranlarda bize pervasızca izletilmektedir ..
Somut düşünceden soyut düşünceye geçtiğimiz yıllardır o yıllar. Artık kutup ayısı, panda, boz ayı farklıdır ..
Tam bu yaşta hayvan sahibi olabilecekken nedense hepsi bizden uzaklaştırılıp önümüze sadece plastik yada elektronik ucubeler katılır.
11- 15
Erik Erikson’un psikososyal kavramı girer devreye. Ergenler ve hayvanlar betimlenir yine .. Banka reklamında Bremen mızıkacıları vardır telifsiz. Ama bir densiz köşe yazarı yüzünden La Fontaine yargılanır saraylarda adaletsiz .
Artık paşa gönlüm istemez bir tasma ama ne olursa olsun takmaz büyük ayı astrolojiyi kafaya ..
Varsa şiddetden ve baskıdan gelen sorun, sokak köpeklerini bile sahipleniriz o yaşlarda mutlaka …
15-18
Umut, irade, amaç, sadakat referanslar olmuştur artık. Anılarda bile kalmamış oyuncak ayı çoktan bir kenarı yırtık ..
Çocuk ruhu zor geçer bu günlerden. Hele bir de ana baba sadece çiftleşmek için evlenip bizi terk ettiyse .. Kod adı İsmail’in hikayesi vardır işte tam burada.
Takla güvercinleridir artık onun ana babası ..Terk edimiştir kendi yalnız dünyasına .. Kanat açıp özgür kalacağı tek ailesidir güvercinler ve birgün komşu damına kaçan güvercinin peşinden gider.
Komşunun ayısı şikayet eder hemen haneye tecavüz diye, hiç sebep betimlemeden. Sol kolunda damga ile gelir Prof. Dr. Bahar Gökler’e o gece karakoldan geçince …
Kimbilir hangi ayıdır o küçük ayı takım yıldızının azizliği.
Ama kalmamıştır orman ayısının bekareti.
O da sadece bakandır artık. orman ayısıdır lakabı yazık.
Öküz bile yasaktır ..Çünkü yaş 18′i geçmiş, haram olmuştur kazanç ve mertebe denen azık ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder