Sertab da dedi ya, bakın nasıl oldu işte bizdeki yandaş ahenk…
Kapıdan çıkar çıkmaz önümdeki rengarenk afişli otobüs durağını gördüm.
Hemen yol kenarına dizilmiş ve içinde takla atan saçma sapan reklam panolarıyla büzüldüm.
Sağlam bir kapalı ihalede, bağlamı şekilli ama otobüs yönleri ve saatleri belirsiz göstergeleri de süzüp süzüp, manasızlığına sövüp epey üzüldüm…
Derken mavi bir halk otobüsü geldi anonim şirketten. Arkasındaki ise kırmızı ile krem sanki miras kalmış ta İETT’den…
Tam karşıdan karşıya geçecektim ki yol kenarındaki sarı ve ortasındaki beyaz çizgilere takıldı gözüm .Kimi zigzag, kimi kesik kesik; başlarında lacivert bir levha ile komisyondan geçmiş belli ki beşi birlik park yeri, ancak bakamadım ki içinde var mı doğru eşik?
Bayır boyu gelen, çoktan nesli bitmiş erguvan ağacına nazire eden garip morumsu otobüsün peşi sıra bir de acı yeşil. Yağmur gibi yağıyor bak sermayeden sanal seçimli renkler, adeta çisil çisil.
Sarı, kırmızı ve yeşil trafik ışıkları, yasaklı olmuş renkler canlanır anıları;
Baksana, bu yüzden mi sarı, turuncu ve yeşil olmuş candaş pop kanalları?
3 kulhuvallah, 1 elham; ruhuna el fatiha…
Sol şeritte ağır aksak cami yeşili cenaze arabası, peşlerinde ise çizgili bir otobüs, içi dolu kara çarşaflı akrabası. Bir de konvoy olmuş kortej yapar otoban boyunca tayfası…
Sarımsı turuncumtrak taksiler vızır vızır.
Bir de reklam ışıkları tepesinde gözümü fena ısırır.
Tabii ki hatlı minibüslere her tür ilan alınır, arada haki yeşili askeri araç nasılsa gözden kaçırılır…
Beyaz ambulans canhıraş çığlıklarla kırmızı mavi led çakar, daltonizm oldum kardeş daha başka sırada ne renkler var?
Fıstıki yeşil çöp kamyonuna fosforlu yeşil yelekliler asılmış,
Cephelerine ise sarı beyaz papatya çıkartmaları da unutulmadan yapıştırılmış…
Turuncu akom otosu karayollarının kamyonetiyle yarışmış, inanın anlamadım ressamlar ne yaparmış?
Metalik gri lale model tramvay, bir de metrobüs var. Yetişin dostlar sanıyorum bu ara irisimde yangın var.
Kıpkırmızı ışıl ışıl itfaiye takılmış bir alt sokakta, bağırıyor cayır cayır.
Zaten kalmadı ki ne dağ, ne çayır, ne de bayır…
Binalar ise kafayı iyice karıştırmış. Her seçim öncesi filizlenen demirler, her seçim sonrası başka renkte kat atmış… Yeni bloklarda moda kırkpare, aman tanrım ver bu işe artık biçare. Bir de klima, uydu, çanak ve tabela keşmekeşi. Bilemedim bu ahenk ve uyum hangi leş şehirciliğin eseri.
Gri koruma araçları camlardan badem şekeri kılıklı kol bacak sarkıtmış,
siyah camlı minibüste bir pop star ya da siyah makam aracında birkaç bop star kendine ayrılmış yollara yayılmış; oysa köprüler rengarenk ledler ile adeta diskotek ve bar gibi aydınlanmış. Biraz da led ekran ve billboard koy, nasılsa beklenen tek şey makarna ve kömüre oy…
Göremedim ama pembeyi henüz,
Belli ki boyalıkuş olmuşuz hepimiz düpedüz, hem de fark bile etmeden güpegündüz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder