Bu sayfada yer alan tüm yazı, resim ve buna benzer içeriğin tüm hakları Barbaros Sansal'a aittir. Izinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.

6 Ocak 2013 Pazar

Mescit komünizmin beşiğidir



'Abdestli Kapitalizm' adlı kitabını çıkardığında çok konuşulmuştu, şimdilerde ilginç fikirlerini televizyon ekranlarında anlatıyor. Eren Erdem'le İslamiyet'in algılanış biçimlerini, günümüz Müslümanlarının hayata bakışını, dikkat çekici tespitleri eşliğinde konuştuk...

Kendimizi Bezm-i Alem'e doğru bayır aşağı arabayla vuruyoruz. Aslında kardeşi radikal ülkücü, kendisiyse muhafazakar kesimin aykırısı. Yazdığı kitaplardan 'Abdestli Kapitalizm' iktidarı oldukça rahatsız ederken Ulusal Kanal'daki televizyon programları da herkesin dikkatini çekiyor. Tam otoparka girerken Dolmabahçe'de bize nereye gittiğimizi soruyorlar. Eğer camiye gitmiyorsak arabamızı park edemeyecekmişiz. Biz de 'Namaza' diyerek içeri giriyor ve arabayı kilitleyerek camiye doğru yürürken zinadan namaza, kurbandan kefen modasına kadar uzanan tehlikeli bir sohbete başlıyoruz. Tehlikeli, çünkü o İslami kesimin ve bazı güçlü müteahhitlerin en çekindiklerinden...

HEM ALEVİ HEM SÜNNİ
× Nerelisin? 
Kırmayım aslında, yani melez. Fatih, Çarşamba'da doğdum. Türkmen asıllı olduğumu söylediler. Bir tarafımda Alevilik, diğer tarafımda Sünnilik var. 

× Nerede okudun, nasıl başladı sendeki değişim?   
İmam hatip okumadım, o konuda biraz şanslıydım ama Kur'an kursları gibi eğitimlerin hepsinden geçtik sırayla... O dönem İran İslam devrimi sürecinde 'İslam'da eşitlik' adlı çok ciddi bir perspektif inşa eden Ali Şeriati'yi takip ederken, arkadaşlar vasıtasıyla Sosyalist Yayınevi'nin sahibi Hasan Basri Gürses'i tanıdım. Tüm kırılmalar o zaman başladı. 

× Şu, Antikapitalist Müslüman Gençler olarak 1 Mayıs'a katılma meselenizi anlatır mısın, nedir aslı? 
Esra Elönü gibi arkadaşlarla beraberdik bu filizlenme sürecinde. İslam ve sosyalizmi sentezleyerek yeni bir şey çıkarmaya çalışmadık. İslam otoriteye itiraz açısından anarşizme daha yakın bir din. Ama bu harekette kapitalizmin etiketleme alışkanlığından bizi reyon malı gibi görüp Marksist İslam damgası bile vurmaya kalktılar. 1 Mayıs ise işin olgunlaşmış hali. Öncesi olan bir süreç...  Antikapitalist Müslüman Gençler seslerini daha da duyuracak. Türkiye bunlara alışkındır ama toplumumuz balık hafızalı neticede.

× Neden balık hafızalı? İki olgudan dolayı... İlki darbe dönemleri ve yarattığı büyük travmatik geçişler, ikincisi de kapitalist düzenin en önemli araçlarından biri olan medyanın gündemi belirlemesi. Adamın birinin seks kaseti çıkıyor. Hakkında 3 gün konuşuluyor ve unutuluyor ama kasetin çıkma nedeni bir türlü sorgulanmıyor. 

İSLAM VE KOMÜNİZM
× İslam'ın politikayla ilişkisini nasıl görüyorsun? 
Mescitler komünizmin beşiğidir. Bugün İslam, dünyadaki politik ve siyasal sahnede bir yerde duracaksa eğer, ekonomik ve politik açıdan komünizme, otoriteye itiraz bakımından da anarşizme yakındır. 'La ilahe illallah' lafzını söyleyen herkesi anarşist yapar. Bizim ilahiyatçıların tartışmadan kaçması bu nedendendir. Artık Allah dışında, gözle görülür her şeyin inanç kapitalizminde belirleyici olması anlam kargaşası yaratıyor.

× Sen de benim gibi baskılara maruz kalıyorsun. 'Onu dedin, bunu dedin' diye davalar açıyorlar. Sence söz ve düşünce mi cürüm, yoksa tecavüz, dolandırıcılık, hırsızlık, darp cinayet mi? Gel biraz ezber bozalım, fuhuşu konuşalım. Toplumda erkek ve kadının gayrı ahlaki ya da gayrı resmi yaptığına zina derler. 

FUHUŞ ÜLKESİ OLDUK!
× İyi de zina suç olmaktan çıkmadı mı zaten? 
O işin başka boyutu. Kadın erkek arasındakini suç olmaktan çıkardı ama Kuran'ın esas zinası o değil. Fuhuş kelimesi, ki biz günümüzde fahişe deriz, aslında 'haddini aşan' demektir. İnsanın doğaya hükmetme çabası, bir grubun diğer grubu egemenliği altına alma çabası Arapça'da fuhuştur. Bu nedenle Türkiye bir fuhuş ülkesine dönüştürüldü. Bir kavram daha devreye sokalım; 'cenabet' kavramını. O da cinsel ilişki sonrası yıkanmamış insan olarak bilinir. Kuran'ı, tüm kavramlarına tecavüz ederek bir tapınak kitabına dönüştürdüler. 'Cenab-ı Allah' deriz mesela, 'cenab' ile 'cenabet' kelimesinin kökü aynıdır. 'Cenab',  her türlü noksanlıktan uzaklaşan adam demek, cenabet ise akıldan uzaklaşana verilen ad. Bu sadece şehvet yoluyla olmaz; koltuk ve mal mülk sevdasıyla, saltanat yoluyla da olur. Ben  konuşunca dava açılıyor. Türkiye'de Başbakan'ın aleyhine karar verecek mahkeme kaldı mı? Mülkiyetçi paradigma koltuğu kaptığı an etrafına çit çeviriyor. Halbuki Mekke'de okunan Kuran'ın ilk 35 suresi sadece mülkiyet üzerinedir. Nasıl olur da bu kitaptan kapitalizm çıkar?

× Şapkadan tavşan çıkaranlar da var! Eskiden silindir şapkaydı siyaset, şimdi takke... Gelecekten umutlu musun? İnsanlıktan umutlu değilim ama tabiattan umutluyum. Kuran'daki kıyamet sahneleri bir kaosa işaret ediyor. Ama kıyamet alametleri 'Gök yarılacak' gibi öngörülerden, Mekke'nin fethine kadar geliyor. Köleler, yalınayaklılar, mazlumlar, çorapsızlar hesap soracak... Fetih sonrasındansa hiç bahsedilmiyor. 

× Mekke demişken, fetih tarihi 10-11 Ocak ama 31 Aralık'ta kutlamalar yapılıyor. 50 katlı jakuzili lüks oteller Kabe'ye kibirle tepeden bakarken 7 yıldız önünde Bangladeşli hacılar açlıktan ölebiliyor. Neden tüm bunlar? Mecliste Hıristiyan, pazarda Yahudi, camide Müslüman... Ömrümü Kuran'ı okumak üzerine kurdum ve bu konuda 7 kitabım var. Bugün yapılan Hac ibadet değildir. Adı çöl turizmidir. 'Rezidans alana umre bedava' afişleri var sokaklarda. Bunlarınki Hacıbektaş fıkrasına dönüştü; cenneti meyhane sayıyorlarcasına...  

EMEVİ HANEDANLARI...
× Söz Kuran'dan açılmışken; Türkçe Kuran okumak daha mı az sevap? 
Kuran'la birlikte 'telaffuz' kelimesi hiçbir zaman anılmaz. Bu yüzden Kuran'ın lafzını ezberden tekrar etmenin hiçbir sevabı yoktur. Eğer bu paradigmada topluma dikte edilen zihniyeti görürsek, Peygamber'in Mekke'de yapmış olduğu devrimi ortadan kaldıran bir Emevi hanedanlığı üretiminin söz konusu olduğunu anlarız. Böyle zihniyetler peygamber torunlarını Kerbela'da katlederek İslam'ı bir saltanata dönüştürmüşlerdir. 

× Günümüzde insanları koruyan hukuk sistemleri var; demokrasi sunan ve güya hak ve eşitliklerden yana adaleti sağlayan...  Yoksulluk sınırının altında işçisine maaş veren bir adamın kıldığı namaz, Maun Suresi'ne göre lanetli bir namazdır. Surede 'Lanet olsun onun namazına, o yetimi kerimleştirmediği için' der. Yetim sözünden 'annesi babası olmayan' anlaşılmamalı. Kuran-ı Kerim'e göre toplum bireylerin ana babasıdır. Bin tane akrabası olduğu halde bankadan borç almak zorunda kalan adam Kuran'a göre yetimdir. 

× Bir de zekat meselesi var. Mesela zekatın miktarını Diyanet belirliyor, hatta antetli zarflar dağıtıyor... Düşün ki camiye yoksul bir adam giriyor ve çıktığında hala aç. Artık orası Allah'ın değildir. Kuran'da '40'ta bir' zekatı ima eden hiçbir ibare olmamakla beraber yüzde 49 veren dahi eleştirilir. Aslı yüzde 51'dir. Kenarda tutulan maldan en az yüzde 51 verilir. Kuran mülki eşitlik zemini üzerinde durur. Ama birilerinin çit çevirdiği yerler olunca, hemen uydurma hadislerden bir oran çıkar karşımıza ve herkes kendine çalışır. 

× O yüzden mi Kurban Bayramı'nda derin dondurucu satışı patlıyor artık? O da başka bir hezeyan. Kuran'da 'kurban' hayvan kesmek manasına gelmez. 'Kurb' kökünden gelir, Allah'a yaklaşmak demektir. Kuran'da yetime ve fakire yaklaşmak anlamında da kullanılır. Bunu söylediğimizde 'Kurbanı inkar ediyor' diyorlar. 

KEFEN DEFİLESİ YAPILIR
× Son olarak 'moda ve İslam'ı konuşalım. Birileri 'Kefeni gömlek diye giydik'  bile dedi.
Kefende dikiş olmaz ki. Diyanet'e sorduğumda 'Dikiş olmaz, pamuk, ipek ya da yün olur' dendi. Yakında dikişli nakışlı kefenler mi göreceğiz bu vahşi ekonomik ortamda? 
Olasıdır. 'İslamcı' denen kesim AK Parti iktidarına kadar Kemalizm'i Batı modeli olarak gördü. Moda akımlarına hep ateş püskürdü. İslam'ın modernizmle olan kavgası başörtü kavgası olarak ortaya çıktı  ve modernizm İslam'ın altına girdiğinde bizim İslamcılar postmodern oluverdiler. Peygamber'in tüm öğretileriyle bu kadar kavga ederek mızrağın ucundaki toplumun kefenine cep bile dikerler. 

× Ne yani kefen defilesi mi yapılacak? Yapılır tabİi. Bugün defile sahnelerinde namaz kılınıyorsa iş seremoniye dönüşecek ve bir devlet adamı geldiğinde 'Haydi bu da namaz ekibidir' diye protokole ekip çıkarılacak. Namaz eşitliğin sembolüdür. Cemaat halinde kılınmasının sebebi melekleri selamlamak değil cemaati selamlamaktır. 
Yanık sesli bir ezan başlıyor, köprünün led ışıklarının henüz yandığı İstanbul Boğazı'nda... Göz göze yaptığımız sohbetin belli ki tadı damağımızda kalacak. Yanımızdan sarmaş dolaş gençler geçiyor; pahalı çantalı, ipek eşarplı, sürmeli... Bir yanımızda yere çömelmiş, yaşlı bir kadın dilenci... Yoğun trafikte dört çeker en lüks araçlar; kafamda binlerce soru birbirini parçalar... Eren'le birlikte yürüyoruz otoparka, elde izmarite dönüşmek üzere olan bir sigara...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder