Bu sayfada yer alan tüm yazı, resim ve buna benzer içeriğin tüm hakları Barbaros Sansal'a aittir. Izinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.

24 Kasım 2011 Perşembe

ECZA DOLABINDA SEVGİ VAR.

Zehir gibi gençliğe oldum yar!
Neticede Aile terzisiyiz işte

Yıllardır hep Eczacılık fakültesinde etkinlikleri oldu.
Şaşırdınız belki de. Ne alaka diye hem de !!!

Bana sırtını dönmüş, yasakçı zihniyetini utanmadan sergilemiş olan yetersiz vakıf üniversitelerinin, pet şişe ve armut çizen moda bölümleri zaten benim gibi basit bir terzi yamağını ne yapsın ve nasıl ağırlasın?
Onlar yılda 10 000 dolara çakma çantalı kayanka saçlı panish öğrenci avlasın…
Bu ülke pardesü ve eşarpla örtünüyor artık aman kimse moda yapmaya kalkmasın…
Son sloganları ‘’yaratıcı doğulmaz olunur ‘’diyenler de artık bir zahmet utansın.
Metrekareye, kerhaneciden çok modacı ve siyasetçi düştüğüne göre de zaten pek gerek de yok bizlere. Neticede Aile terzisiyiz işte ☺

Eskiden, sevgili dostum değerli akademisyen Neşe hocanın dekanı olduğu ( ki ülkemizin en eski eczacılık fakültelerinden biridir) Anadolu Üniversitesine gelişimle başlar hikayemiz: sevgili Ferruh, sevgili Nurcan ve daha nice kardeşlerim sayesinde girmeye başlamıştım o muhteşem camiadaki aileme…
Ulusal Farmasötik nağmelerde tüm yurttan kardeşlerimle hoplamış söyleşilerde kucaklaşmıştım..Kimi Brunch’larda kahkahalarla çınlayan sabah keyfi yaşamıştım . Dost insan, Üstün nitelikli aydın görüş Halil Tekiner hocayı da o zaman anlamaya başlamıştım ..Kimi zaman farma genom ve farma genetik , kimi zaman lipozomların etkileri , kimi zamanda dermotoloji hakkındaki bilgi tazelemeyi hep bu sayede yaşamıştım...
Hüsnü hocanın gitar nağmelerinde akşamları toplanmış, bütün olmuş, yargısız ve önyargısız olmuş, kendimi bir lezzetli gençliği tanımaya adamıştım…
Ihlamur Eczahanesinin yeniden açılışını ise uzaktan da olsa ayakta alkışlamıştı...

Ardından MARMARA Üniversitesi Eczacılık ,
Kayseri ERCİYES Üniversitesi Eczacılık,
( ki herkesin tanıması gereken ayakta alkışlaması gereken bir hanım dekanı vardır )
Mefko ve Ankara Ecza Odası Gençlik kolları derken tüm ülkenin eczacı gençleriyle tanışma fırsatını yakalamıştım..

Tuğçe’ler, Çağrı’lar, İsal’lar renk renk çiçek açtılar hep eczahanemde...
İlaç oldular eksik aile yapımda merhem diye her eksiğime..
Ama Filizden Olgan’a, Talha’dan Müderrisoğlu’na, İnci Türkmen’den Necla Filibeli’ye, İbrahim Pertev’den Rebul’e hatta Fazıl çil ilacından acıbadem kremine dek zaten anne eczacı ailesinden olunca uzak kalınmıyor nedense...

Arada İstanbul Üniversitesinden kışkırtıcı yobaz, belki bir başkasından da kumarbaz tanımadık da değil hani bunca el ele yaptığımız etkinliklerde, Kıyaslayınca genele, bence en kirlenmemiş gençlik hala bu konuda en önde geleceğe gitmekte... En son mezuniyet gecesinde ise başı açık ya da kapalı eğlendik İstanbul Boğazı’nda gece hep birlikte...

Hoş zamanla, her sektörde yaşadığımız gibi badem şekeri ikramında birçok değerli dekan, hatta hademe işinden edilmedi değil yüksek öğrenimde.
Nasılsa artık moda Yerleştirme ve Geçirme…
Kısaca YGS diyelim hep birlikte…
Bu ülkede reçeteyi suya koyup içen cehalette hala devrede …
Neyse ki ; 4 yıldan 5 yıla çıksa da , hala rasyonel eğitim emin ellerde…
Ardından gün gelir Muvazzalığı da sokmak ister belki gerici zihniyet emperyalizm için devreye…
Acı reçeteye alışkındır bu ülke.
Lokman hekimini unutup arızalı sanal ortama koydu ilacı neticede…
Ama kimse unutmasın ki :
Hintli ithal eczacı ile curry’li pilava dönüşmesin otacıdan reçete,
yoksa sıvamaya da yetmeyecektir ilaç firmasını satan kağıt peçete...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder