Bu sayfada yer alan tüm yazı, resim ve buna benzer içeriğin tüm hakları Barbaros Sansal'a aittir. Izinsiz kopyalanması ve kullanılması yasaktır.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Top'lu iğne 19

Hey bre delikli süzgeç

Hep derim ya;
Sözü iki kere süzünce bir mana bulup daha da rafine olamıyor,
Sızınca da, pek bir daha lezzetli nedense?

Klavyenin tuşları yeniden gözlerimi karartıyor ve bir kez daha darbe darbe üstüne geliyor. Bilgisayarın üzerindeki parmaklarım hayatın gamında hayasızca yeniden geziniveriyor.
Fas’a fes giydirmeden önce, size geri gelemezsem diye hazırladığım bir istepneyi sunmalıyım naneli ouarzezed çayı ile birlikte hem de berberi bir tepside...


Mazgal: büyük süzgeç
Kentlerimizde sistem kapaklarının (yani;telefon, su, kanalizasyon, gaz, sinyalizasyon ve havalandırma amaçlı kullanılmakta olan metal kapaklarının) yerlerinden söküldüklerini ve hurdacıya satıldıklarını hayal edin bir bakalım.
Bir zamanlar 70 cente muhtaç olmuştuk.
O dönem metal paraların da nikel oluşları nedeni ile kendi değerlerinden daha fazlaya çatal bıçak fabrikalarına hurda olarak satıldığını da bir düşünün ama.
Lakin, çoktan jilet olmuş kahramanlık gemilerini de düşünmeyi bir yana bırakın.
Şimdi birde günümüzün satılmışlarını düşünün.
Düş’ün gücüne inanın ki düş kurup düşünebilinsin herkesce gelecekte.
(bkz. ederi kadar bedel mi, bedeli kadar eder mi?), (#11782) xxxxx 30/08/2007 18:00 kodlu başlığa takılıp kalıyor insan.
Bugün o insan istediğini tarihe yazabiliyor ve istediğini silebiliyor Yusuf İslam misali.
Anı kaydederek geçmişi oluşturuyor aslında.
Ve o gelecek bu kayıtlı geçmiş üzerine inşa edilecek elbet.

Bir dost;
Bazen; birine kötülük yapmak ister insanoğlu,
Bazen ise yeteri kadar yürekli de olmayabilir, hinliğinden bir de iftiraya kurban eder bir başka kula kulluk edeni. İşte kendi kendilerinin kimlikleri olamayanlar, kendilerinin yerine koyacakları bir başka adam bulamadıkları bu durumda yine adem olur ve imzasız mektuplarının altına şu sözü yazarlar.

(bkz. eski bir dost) ise o derece ısıtır insanın içini.
Kimbilir, kırdırır belkide kaybettiği ihanet zincirini...

(bkz. yalan dost) ise bir kez daha gerçeğe alır sizi.
Bu kez metresin iştahıyla hayat moda da karşılanır.
[Taşı]-[Düzenle]-[Sil] (#11788)xxxxx 30/08/2007 18:11

(bkz. bu moda)
(bkz. haute couture)

Moda hala Kadıköy yakınlarında Mühürdar’a komşu bir semt.
Ahşap yapı kadınlar denizi olan bir plajı da vardır çocukluğumda.
İlk tetanoz aşımı oradaki kaydıraktan hatırladım.
Kimbilir belkide deniz kulübü raftından tanışırız.
Mado dondurmacısı da, moda da yeşererek şimdi kütük gibi ağaç olmadı mı sanki?
Naylon Nejla bile orada yaşamaz mıydı?
Barış Manço Moda adresinden hatırlarsınız belki de semti ama bilmediğiniz en önemlisi bence meşhur Süryani kilisesi.
Belki de iskele yolculuklarından tanışır modalılar.
Çarkıfelek çiçekleri, salkım söğütler ve hatta sinemalı bahçeler..
Hayal olsa bile eee işte bu moda.
Bkz. (Barbaros Şansal)
[Taşı]-[Düzenle]-[Sil] (#11791) xxxxx 30/08/2007 18:20
Konu bana gelince için bir hoş oluyor ve hemen aktarıyorum size.

Barbaros Şansal
Moderatörlerin paydos yaptığı saatte, boş bkz doldumak mesuliyetiyle, sert bir kayaya çarpan zaganın üstüne kalan başlıktır. Muhtereme gelince;

Dış pervaz:
Değil Türkiye’de, Dünya’da en yakışıklı feminen.


İç bükey aynalar:
Zat ilginç bir hücre yapısına sahiptir. Elimde bulunan minutes of the meeting leri sekreterime pas edip “ben önemli bir haber seyrediyorum. * Şunları copy yap bakayım şekerim” deyip, sandalyeme kurulduğumda, her zamankinden daha bir donanmış daha bir kılıç kuşanmış ve yaşlandıkça Hitchcock’a benzeyen Erkan Özerman’a ayarlanan ayar çekerken hatta itin poposuna sokup çıkatırken en son bir kadın programında rastladığım muhteşem Picasso. “Benden eğlencelik çekirdek gibi bahsedemezsiniz” lafı ile tükürük saçılmadan insanların Yüzü nasıl ıslatılır öğretmiştir. Aslında bir ayar da calamity jane kılıklı müge anlı salyangozuna yapsa anlından öpmek istediğim makas dilli terzi yamağı. Lakin kısmet olmamış bir başka bahara kalmıştır.

Bünye:

Yukarıda okumuş olduğunuz, ancak kendimin bile kodlamada zorluk çekeceği paragrafın milyonlarca versiyonu ve kombinasyonunu yapabilecek laf ebesidir. Öyle bir cümle kurar ki, bunca kelime bir modül yarattı fakat komplike oldu. Ama nasıl hala ahengini koruyor diye düşüncelere gark eder sizi. Spontane bir kişiliktir. Ezberci helvalara benzemez.

Arka Pencere

Şimdi sizi çok yanıltmayayım, fakat bilinen o dur ki, renk bilimi üzerine bir ecnebi memleketinde * tahsil görmüş entellektüel genetik algoritma.

Son söz:
“Kim selülitli kim değil biliriz” dediğini duyduğumda ahanda manken gacılrımıza bir olta diye içimden geçirdiğim nitekim yanılmadığım durumlara sebebiyet vermiş othello. Yıldırım Mayruk’un terzi yamağı lakabı üstünda small durduğunu düşündüğüm XXL sıfatları Mayruk’u önce dörde katlayıp, pike yapıp, birde fermuar ile pullandırılabileceği çok mümkün yıldırım ötesi Gılgamış.

Conclusion:
1.Sen sen ol modacı biri adına açılan başlık, boş bkz. v.b. işlere soyunma. Zor zanaat vesselam. Ben bile zor toparladım.
2.Bu başlık altındaki tüm bkz.ları bir mod doldursun çeyrek altını benden kapsın.

Yok olmaz size zaganın entry ve kimliğini veremem. Ama sadece Boşnak dilinde eşek olduğunu söyleyebilirim. Dilimi eşek arısı sokar da bu kez sivrisi çatallısı bir yana kalır davullusuna maruz kalırız sonra. Sok yamak dilini birilerinin biryerlerine. Hayatın bir de onlar gibi tadına varasın dedirtiyor klavye.
Söyleyeceklerim henüz görüşürüz yarın fes kentinde...!

04.10.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder